Dijital dönüşüme hazır mıyız?
International Institute for Management Development (IMD) isimli kuruluş, ülkelerin dijital rekabet gücünün ölçüldüğü bir rapor yayımladı. 63 farklı ülkenin, üç farklı başlıkta, 50 değişken üzerinden değerlendirildiği çalışmaya göre söz konusu 63 ülkeden 29’unda dijital rekabet gücü bir önceki seneye göre artış göstermiş. Ülke bazında ise ABD, dijital rekabet gücü en yüksek olan ülke. Geçen yıl bu alanda birinci olan Singapur ikinci sıraya inerken, İsveç sıralamanın üçüncü ülkesi.
Türkiye için durum ne?
Ekonomik gelişimin kilit noktalarından birinin dijital dönüşüme ayak uydurmak olduğu kabul gören bir husus şüphesiz. Türkiye açısından genç ve teknolojiyi kullanmayı seven bir nüfus yapısına sahip olmak bir avantaj teşkil ediyor.
Dijital hayatla ilgili rakamsal veriler, Türkiye’de teknolojiye yatkınlığın oldukça yüksek seviyede olduğunu gözler önüne seriyor: Ülkemizde 79 milyon mobil abone mevcut. Bu, ülkedeki neredeyse her bireyin cep telefonu sahibi olduğu anlamına geliyor. Mobil internet kullanıcı sayısı ise 57,8 milyon. 12,4 milyon hanede ise sabit internet kurulu olduğu görülüyor.
IMD raporunda Türkiye genel sıralamada 52. sırada görülüyor. Bileşenler bazında bakıldığında ise “bilgi düzeyi” bileşeninde 59., “teknoloji” bileşeninde 45., “geleceğe hazır olma” bileşeninde ise 42. sırada yer bulmuş Türkiye.
Dijital pazarlamanın gücü
Dijital dönüşüm hayatın her alanında olduğu gibi pazarlama alanında da her geçen gün önemini artıran bir olgu.
Dijital pazarlama son derece dinamik ve değişken parametreler üzerinden ilerliyor. Dolayısıyla Google aramalarında “2019 yılında dijital pazarlama trendleri neler olacak” gibi aramaların oldukça artmakta olduğu gözlemleniyor.
Dijital pazarlama pek çok farklı alana ayrılıyor elbette. Bunların içinde en önemli olanlardan biri de sosyal medya kuşkusuz. Sosyal medya kanallarında takipçi sayısı her zaman çok fazla önemsenmiştir. Fakat çok fazla takipçi mi yoksa çok fazla etkileşim mi daha fazla fayda sağlar konusu da hep tartışılagelen bir konu olmuştur. Sosyal medya platformlarında istatistiki veriler ışığında pek çok değişiklik çok hızlı bir şekilde hayata geçirilebiliyor. İnsanların reklam olduğunu adeta “bağıran” içerikleri görmek istemedikleri de bilinen bir gerçek. İşte bu noktada kişiselleştirilmiş deneyimler ışığında, etkileşim içerisinde olunan paylaşımların öne çıkarılması ağırlığını artıran bir uygulama. Dolayısıyla “erişim mi etkileşim mi” sorusunda dengenin etkileşimden yana daha da bozulacağı bir yılı yaşayacakmışız gibi görünüyor.
Peki doğru etkileşim nasıl sağlanacak? Nasıl bir “lovemark” yaratabiliriz?
Bu soruların pek çok farklı cevabı olabilir. Ancak doğru ve yalın içerikler üretmek her zaman geçer akçe elbette ki. Bu konuya kafa yorup benzersiz içerikler yaratmak bir yöntem olabileceği gibi profesyonel yardım almak da etkili ve kısa sürede sonuç alınabilecek bir yöntem olacaktır.
Kaynaklar
“Türkiye dijital bir dönüşüme hazır mı?”, erişim tarihi 15.11.2018, https://digitalage.com.tr/turkiye-dijital-bir-donusume-hazir-mi/
“2019 Dijital Pazarlama Trendleri”, erişim tarihi 15.11.2018, https://blog.icerikbulutu.com/2019-dijital-pazarlama-trendleri/